6 Temmuz 2013 Cumartesi

HAYALLER

hayallere sarılmak... 
                   kendimi bildim bileli hayalperest biri oldum hep.. ta ki son zamanlara dek. ne oldu da koptum o eski kızdan bilmiyorum. yaşamım boyunca yaşadığım zorluklarda hep şükretmeyi, sabretmeyi bildim. üniversite yıllarımda para yokluğundan zeytin ekmekle karın doyururken bile 'ben mutluyum' cümlesini kurmayı başarabildim.
                     sanırım en büyük hayal kırıklığını babamı kaybedince yaşadım ben. babam kansere yakalanmadan hemen önceki haftalarda hayatımın çok güzel olduğunu, istediğim şeyleri elde etmek için çabalarsam başarabileceğimi düşündüm. hatta Work and Travel ile Amerika'ya gitme planları kuruyordum, kısıtlı bütçeme rağmen para biriktirmeye başlayıp ön kayıt parasını verdim ve başvurdum, Amerika'da Ocean City'de kasiyerlik yapacaktım, görevim belli olmuştu. tam bu sırada babamın kanser olduğunu öğrendim, annemin tavsiyesi ile gitmekten vazgectim, ben ordayken babama bişey olursa diye, tabi bunu babama hiç söylemedik, durumum çok mu ciddi ki vazgecti demesin diye.. hasta hasta gururla benim Amerika'ya gideceğimi söylüyordu ziyarete gelenlere... sonra kaçınılmaz son ile babamı kaybettik.. belki de hayatımda istediğim her şeye sahip olamayacağım acı gerceğini o zaman öğrendim, ve uzun bir süre bunu kabullenmekte zorlandım. 
               üniversiteden mezun olunca hemen atanamamak hayallerime yediğim ikinci gol oldu. türkiye'de yaşamanın vergisini ödemiş oldum ben de böylece. 3-4 ay memleketimde severek yaptığım ücretli öğretmenlikten sonra Van'ın Muradiye ilçesinde bir ilköğretim okuluna atandım. Tekirdağ'da doğup büyümüş, İstanbul'da okumuş biri olarak çok sıkıntı çektim orada. OKuldan ağlayarak eve gelip istifa etmeyi düşündüğümü hatırlarım. Oranın bana kattığı şeyler olmadı değil elbette. çok güzel arkadaşlıklar edindim orada, ve tabi belki de en önemli katkısı Hüseyin ile tanışmam oldu. 
          Hayatıma biri girse bile en az 2 sene evlenmem, ancak yuva kurarız diyen biri olmama rağmen Hüseyin ile tanışmamızın 2. ayında söz yüzüklerimizi takmıştık bile. aradan bi kaç ay gecmeden eş durumu ataması için düğün olmadan önce nikah kıydık ve yuvamızı kurduk. 
     tabi bu hızlı evlilğin ceremesini çekmedik değil. birbirini az tanıyan iki insan aynı evde yaşamaya başlayınca ilk zamanlar ikimizde çok büyük zorluklar atlattık. 
     ve sonra Van'da iken hayalini kurduğum şehire İstanbul'a geri döndüm, hemen ardımdan Hüseyin de eş durumu ile geldi. ama gördüm ki ya istanbul eski istanbul değildi, yada öğrenciyken yaşadığım istanbul ile öğretmenken yaşadığım istanbul bambaşkaydı. öğrenciyken kadıköy de yaşayıp öğretmenken Gaziosmanpaşa'da yaşıyor olmamın da etkisi var sanırım bunda. 
    olayı çok uzattım hayat hikayeme döndüm farkındayım. hayallerden bahsediyordum halbuki. bir şekilde hayallerimden, kendim olmaktan uzaklaştığımı fark ettim. ama hiçbirşey için geç değil, bunun farkındayım. hele ki kızımı kucağıma almaya bu kadar az zaman kalmışken hayallerime dönmek daha kolay olacak, hatta yeni hayaller ekleyeceğim hayallerime. çünkü hayatımda en çok istediğim şeylerden biri de ANNE olmak idi. Allahım çok şükür bana bunu nasip ediyor inşallah sağ salim birbirimize kavuşmayı da nasip eder.
hadi bundan sonra hayallerimden madde madde bahsedeyim :) 

             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder